Mustafa Taki İmam Hatip Ortaokulu tarafından düzenlenen programa Vilayet Ulusal Eğitim Şube Müdürleri Resul Çatal ve Mehmet Uysal, öğrenci, öğretmen ve veliler katıldı.
Programda Ulusal Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce hayata geçirilen “Mümkün Projesi” çerçevesinde okul korosu tarafından müzik konseri gerçekleştirildi ve dünyaca ünlü halk ozanı Aşık Veysel’in türküleri seslendirildi. Daha sonra okul judo grubu tarafından şov gerçekleştirdi. Akabinde derslerde yapılan çalışmalardan oluşturulan görsel sanatlar standının açılışı yapıldı. Stantta Teknoloji Tasarım derslerinde yapılan çalışmalara da yer verildi.
Programda başörtülü öğrencilerin müzik yapması Ertuğrul Özkök’ün bahisle ilgili yazılarını akıllara getirdi. Özkök, 2002 yılında Hürriyet’in yılbaşı kutlamasında İmam-Hatip mezunu bir iş arkadaşlarının DJ olarak kutlamada yer aldığını yazmıştı. Bir İmam-Hatip mezununun DJ’lik yapması Özkök’ün yazı konusu olmuştu.
Ertuğrul Özkök, eşinin ismine gönderme yapan “Tansu’ya Mektuplar” başlığı altında yazdığı ve “newsletter” olarak paylaştığı yazılarında bugün, BAŞKAN İmam Hatip Lideri’nin imam hatip okullarına ait datalarını paylaştı. Özkök, “İmam hatip lisesine giden öğrenci oranı 28 Şubat öncesi altına düştü” değerlendirmesini yapmıştı.
Özkök’ün o yazısından ilgili kısım şöyle:
İmam hatip okullarının sayısı durmadan artıyor, ancak giden öğrenci oranı düşüyor.
(*) İmam hatip okullarında dini müfredat kuvvetlendiriliyor, ancak öğrencilerinin Güney Kore dizilerine, K-pop müziğe ilgisi daha fazla artıyor.
(*) Cami sayısı her gün artıyor, her mahalleye iki üç cami yapılıyor, ancak şahsen Dini etraflarının verdiği bilgiye nazaran halkın yalnızca yüzde 10’u namaz kılıyor.
(*) Dindar jenerasyon eğitimi ve endoktrinasyonu hayatın her alanına sokuluyor, fakat gençler ortasında deizm ve New Age inanışlara eğilim artıyor.
Özkök İmam Hatiplerin durumunu anlatırken öğrencilerin ilgili olduğu müzik çeşidine ve kümelerine değinme gereği duyuyor.
Özkök, müzik cinsleri içerisinde K-POP ve Güney Kore’nin ‘popüler’ kültürüyle İmam-Hatiplerin bağlantısını bir diğer yazısında daha detaylı ele almıştı. Özkök’ün o yazısı şöyle:
“Geçen haftanın benim için en büyük sürprizi Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu’nun sözleriydi.
Aynen şunu söyledi:
“Torunlarım İmam Hatip’te okuyorlardı. Bir kısmı bıraktı. Zira gördükleri görünüm ile söylenenler birbirini tutmuyordu.”
Bir müddettir İmam Hatip okulları ile ilgili müşahedeleri, açıklamalardı izliyorduk. Bu okullarda deizmin yayıldığı bile yazıldı.
Peki ne oluyor bu okullarda? Temel Bey üzere bir muhafazakar insanın torunları bile niçin ayrılıyor?
Bu konuşmayı okuduğum an 4 ay öncesine gittim.
Gelin sizi de bu yılın 10 Ağustos gününe götüreyim.
Hatırlayın o gün hepimiz şöyle bir haber okuduk.
“Hadımköy’de meskenden çıktıktan sonra haber alınamayan 3 genç kız sağ salim bulundu…”
Kimdi bu 3 kız?
***
(*) Biri 15 yaşındaydı ve ismi E. T. Y’di…
Akşemsettin İmam Hatip Okulu Ortaokulu 8’inci sınıf öğrencisi…Anne konut hanımı, baba itfaiye eri.
10 kardeşler…
(*) Öteki 13 yaşında ve ismi E.Y…
O da Akşemsettin İmam Hatip Ortaokulu, 8’inci sınıf öğrencisi…
(*) Üçüncüsü 11 yaşındaki N M…
Osmangazi Ortaokulu 7’inci sınıf…
***
Üçünün de başı örtülü…İkisi, Temel Beyin torunları üzere, imam hatipte okuyor.
Okudukları okullara ve fotoğraflara bakıp, “Muhafazakar ailelerin çocukları ” diyebilirsiniz.
Birinin orta ismi Tuana…
Farsçada iki manaya geldiğini okudum. ‘Cennet bahçesine düşen birinci damla’ ve bir de “Güçlü kuvvetli kadın…”
***
Ancak bu olayda benim dikkatimi çeken asıl detay şu olmuştu.
Üç kız meskenlerinden “Güney Kore’ye gitmek için ayrılmışlardı…”
Onun için yanlarına farklı elbiseler” almışlardı…
Belli ki başörtüsünü falan çıkarıp gideceklerdi.
Peki fakat bu üç muhafazakar kızın “Hristiyan”, “Budist” ve “Ateist” Kore’de ne işi vardı?
***
Bu ayrıntıyı okuduğum an, aklıma 2019 yılında Bursa Üniversitesi’ne yapılan bir yüksek lisans tezi geldi .
Bu sorunun yanıtı orada veriliyordu.
Olay güya o tezin doğrulaması üzereydi.
KAÇAN ÜÇ KIZ İMAM HATİP OKULLARINDA YAŞANAN BİR GERÇEĞİ Mİ ORTAYA ÇIKARDI
Tezin ismi şu:
“Güney Kore tanınan kültürünün (Hallyu) İmam Hatip Lisesi öğrencilerine tesiri üzerine bir alan araştırması.”
Bu sorunun yanıtı işte orada yazılıydı…
Tezi, meskenden kaçan 3 kızın öyküsünün ışığında bir defa daha okuyunca hayretler içinde kaldım…
İmam hatip liselerinde iddiamızın çok ötesinde bir “Kore dizisi” ve “K-Pop”, yani Güney Kore pop müziği tesiri var.
Tez, İzmir ve Bursa kentindeki imam hatip liselerinde, yüklü olarak K-Drama seyreden ve K-Pop müziği dinleyen öğrenciler ortasında yapılmış.
Nedeni de son vakitlerde İmam Hatip liselerinde Kore tanınan kültürünün besbelli formda tesirli olmasıymış.
Ancak bu kültür daha çok kız öğrencileri etkilediği için araştırmaya dahil etmek üzere gereğince erkek öğrenci bulamamışlar. O nedenle yüz yüze görüşme yapılan öğrencilerin birden fazla da kızmış.
Buyurun size İmam Hatip liselerinde dışardan asla göremeyeceğimiz bir taban dalganın yansımaları…
TEZİN GİRİŞİNDE 3 PROFESÖR İMZASI VE BİR ETİK YEMİN VAR
Önce araştırma ile ilgili kısa lakin çok değişik bir bilgi vereyim.
Araştırmayı Sümeyye Asa isimli bir yüksek lisan öğrencisi yapmış.
Tez 3 kişilik heyet tarafından oy birli ile kabul edilmiş.
Altında ikisi Bursa Uludağ Üniversitesi’nden, biri Bursa Teknik Üniversitesinden 3 profesörün imzası var.
Epeydir tez okumadığım için bilmiyordum, girişte bir de “Yemin metni” var…
Tezi hazırlayan öğrenci, araştırma ve kaynak kullanma konusunda bütün etik kurallara uyduğuna dair yemin ediyor…
Şimdi size imam hatip liselerindeki kızların iç dünyasını anlatan bu araştırmanın değerli gördüğüm kısımlarını aktarıyorum.
ELEŞTİRECEK BİR ŞEY YOK TAM TERSİNE ÖVÜLECEK ŞEYLER VAR
(*) İHL öğrencileri “K-Drama” denilen Güney Kore dizilerini çok beğeniyor ve izliyor. Bu dizilerin kendilerini “Rahatlattığını” söylüyor.
(*) İzleme müddetleri uzadıkça Korelilerin kültürel, yeme içme, inanç farklılıkları siliniyor ve gözlerinde yalnızca benzerlik kalıyor.
(*) “Kore dizilerinde eleştirdiğiniz yerler var mı” sorusuna, çoğunluk evvel düşünüp yanıt veriyor. Verilen karşılıkların çoğunluğu şöyle özetleniyor: “Eleştirilecek bir şey yok., tam bilakis övülecek şeyler var. Kendime yakın ve kusursuz buluyorum.”
(*) En dikkati çeken sonuçlardan biri ise eleştirilecek hususlar ortasında dini farklılıklar konusunda bir sözün bulunmaması.
İMAM HATİPLİ KIZ ÖĞRENCİDE ‘CİNSİYET KÖRLEŞMESİ’ Mİ VAR
(*) Bir kritik nokta da şu. Kore sinemalarında ve K-Pop müzikte en kıymetli müşahedelerden biri bu karakterlerin bayan ile erkek ortasındaki manzara özelliklerini silen nötr bir cinsiyet profili çizmesi. Pekala imam hatip liselerindeki kızların , nötr cinsiyet denilen makyaj ve estetik hususlarındaki tenkitleri yok mu?
Araştırmaya nazaran, tam bilakis çoğunluk bunu beğendiğini söylüyor.
(*) Etraflarından gelen en büyük tenkit dramalardaki Koreli erkeklerin kıza benzemesi …
Ancak bu tenkit hiç tesirli olmadığı üzere, vakit içinde eleştiriyi yapanlarda bile dönüşüyor.
Araştırmacı şu soruyu soruyor: Sanki bu, dizileri çok sevmelerinin yarattığı bir ‘Körleşme’ olabilir mi?
RAMAZAN AYINDA KORE DİZİSİ İZLEME MÜHLETİ ARTIYOR MU
(*) Ramazan ayları yaza rastladığı ve tatil olduğu için bu uzun boşlukla K-Drama müddetleri ve alışkanlıkları daha da artmış.
(*) İmam hatipli kızlar Köre kültürü ile nasıl tanışıyorlar? Arkadaş etrafı, abla, abla arkadaş kümesi sayesinde.
(*) Çoğunlukla bu tanışma ortaokul devrinde oluyor.
(*) Okul dışında kalan vakitlerinin birçoklarını bu dizilerle geçiriyor. Çoğunluk tek başına izlemek istiyor. Perdeler kapatılıyor. Bir ‘duygusal boşalma’ isteği var.
ANNE BABA YASAKLARSA YERİNİ NEYLE DOLDURACAK
(*) Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri imam hatipli kızların Kore sinemalarına bağlılık dereceleri. Söylenenler iki kümede özetleniyor:
“Hayatımda hiçbir şey Kore dizilerinin yerini alamaz, Kore dizilerini çıkarırsanız onun yerini dolduracak hiçbir şey olamaz…”
(*) Gelelim en kritik soruya:
“Anne babalar “K-Drama’yı” genç kızın hayatından çıkarırsa, onu neyle dolduracak?
Cevabını tezden aktarıyorum:
“Çocuğun hayatından K-Drama’yı çıkarırsanız, bu maddi bir boşluk değil manevi bir boşluk oluyor.
O manevi boşluğu ne dolduracak?
İnanç mı?
Yoksa yerli ve ulusal müzik mi… Osmanlı dizileri mi?
Hayır araştırmada verilen yanıtlarda şu farklı sonuç çıkıyor:
“Bu boşluğu lakin K-Pop’la doldurabilirim…”
Yani BTS ile…
Yani “nötr cinsiyet” çocuklarıyla…
İMAM HATİPLİ KIZIN GÖZÜNDE TÜRK ERKEĞİ “KIRO” VE “ODUN” MU
(*) Bu diziler İHL öğrencilerinin Türk erkeğine bakışını etkiliyor mu?
Evet.
Bebek yüzlü ve aslında nötr cinsiyetli erkek tipi giderek maço Türk erkek imajının üzerine çıkıyor.
Araştırmadan bir cümle:
“Öğrencilerin birçoklarına nazaran Türk erkekleri ‘Kıro’, ”Odun’, “Romantiklikten uzak’, ‘Kadınlara karşı saygısız’, ‘Değer vermeyen’, ‘Kendilerini bayandan üstün gören’ şahıslardır.
Evden kaçan üç kızın kıssası Bursa’da yapılan bu araştırma ile üst üste konduğunda hepimiz için çok kıymetli sonuçlar ortaya çıkıyor.
SONUÇ… O OKULLARA AİLELELERİNİN TERCİHİ İLE GİTTİLER ANCAK ARTIK KENDİ TERCİHLERİ İLE AYRILIYORLAR
Temel Bey’in torunlarının fikirlerini elbette bilemem.
Onların münasebetleri, his dünyaları farklı şeylerden de etkilenmiş olabilir…
Muhafazakar bir aile etrafında yetişiyorlar. Dedeleri “Ben İslamcı değilim, Müslümanım” diyen bir insan…
Belki onların ayrılmalarının altında yatan sebepler değişiktir. K-Pop dramaları ile hiçbir münasebeti bulunmayabilir.
Ama bildiğimiz şu.
Bugün imam hatip okullarında bir sorun var. Derin bir taban dalgası geliyor.
Ve olan da şu:
O çocuklar büyük bir ihtimalle ailelerinin tercihi ile o okullara gittiler…
Şimdi kendi tercihleri ile ayrılıyorlar.
Başakşehir’in üçüncü neslinde, emsal eğilimlerin gözlendiğine dair çok yazı okuyorum, kıssa dinliyorum.
İmam hatip okulları 50 yıldan beri eğitimimizin bir modülü ve realitesi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın o okullara gerçekçi bir bakış yapmasında fayda var diye düşünüyorum.”