T24 Haber Merkezi
Cumartesi Anneleri, 1018’inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda gözaltında kaybedilen Abdülmecit Baskın‘ın akıbetini sordu.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana İstanbul Taksim’deki Galatasaray Meydanı’nda oturma hareketi yapan Cumartesi Anneleri, 1018’inci haftada gözaltına alındığı inkar edilen; 3 Ekim 1993 tarihinde sorgulandıktan sonra ateşli silahla katledilen Abdülmecit Baskın’ın akıbetini sordu.
Galatasaray Meydanı’nda bir ortaya gelen kayıp yakınlarının bu haftaki açıklamasını gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu.
Açıklama, “Abdülmecit Baskın için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. 1018. haftamızda gözaltında kaybedilen insanlarımız için hakikat ve adalet talebiyle bir sefer daha buradayız. Adalet talebimizi yineliyoruz; fakat, adaleti sağlama vazifesiyle yükümlü olan yargı sistemi, gözaltında kaybetme davalarında hatası tespit etmek ve kayıpların akıbetini ortaya çıkarmak yerine, devletin inkar ve cezasızlık rejimini pekiştirmektedir” sözleri ile başladı.
“Ayhan Akça tarafından öldürüldüğü açıklandı”
“41 yaşındaki 3 çocuk babası Abdülmecit Baskın, Ankara Altındağ Nüfus Müdürüydü. 30 Eylül 1993 tarihinde, makamından çıktıktan sonra özel harekat polisleri tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alındığı inkar edilen Baskın’ın, 3 Ekim 1993 tarihinde sorgulandıktan sonra ateşli silahla öldürülmüş, elleri arttan bağlı cansız vücudu bir çiftçi tarafından Gölbaşı mevkiinde bulundu” bilgilerinin verildiği açıklama şu biçimde devam etti:
“Ailenin başvurusu üzerine başlatılan soruşturma aktif bir biçimde yürütülmedi. Evrak sürüncemede bırakıldı. Lakin, olaydan 18 yıl sonra, 26.03.2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği sözde, 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın, özel harekat polisleri Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü ayrıntılarıyla açıkladı. Çarkın’ın emniyet, savcılık ve mahkeme nezdindeki beyanlarının, olay yerindeki yer ve yer tanımları ile birebir örtüştüğü, savcılık ve mahkeme kayıtlarına geçti.
“İnsan öldürmek” kabahatinden dava açıldı
Açıklamada, “Çarkın’ın basına da yansıyan bu itiraflarının akabinde, Abdülmecit Baskın ve Çarkın’ın beyanlarında isimleri geçen 18 bireye ait yeni bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmanın sonucunda, 2014 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ortalarında Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in de bulunduğu 19 kişi hakkında, “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” kabahatinden dava açıldı” tabirlerine yer verildi.
“Mahkemede, devrin üst seviye kamu vazifelileri, kelam konusu öldürmelerin devletin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini beyan ederek ayrıntılı açıklamalarda bulundular” kelamlarına yer verilen açıklamanın devamında, “Ayrıca, cürümlerin kimler tarafından, hangi talimatlar doğrultusunda ve nasıl işlendiği mahkeme kayıtlarına geçti. Lakin kamuoyunda Ankara JİTEM davası olarak bilinen dava, 13 Aralık 2019 tarihinde tüm sanıkların beraatıyla sonuçlandı” denildi.
Zaman aşımıyla sonuçlandırıldı
“Yerel mahkeme tarafından verilen karara karşı aileler istinaf başvurusunda bulundu.5 Nisan 2021 tarihinde, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi beraat kararını bozarak dosyayı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi” sözleri okunarak, “Yeniden görülen davanın, 26 Mayıs 2023 tarihinde yapılan son duruşmasında, istinaf mahkemesinin bozma kararına karşın sanıklar tekrar beraat ettirildi. Mahkeme, gerekçeli kararı 14 Eylül 2023 tarihinde yazarak adeta belgede zamanaşımı müddetinin dolmasını bekledi. 10 yıllık yargılama sürecinde 41 hakimin ve 8 savcının değiştiği dava, zamanaşımıyla sonuçlandırıldı” bilgileri paylaşıldı.
“Vazgeçmeyeceğiz…”
Cumartesi Annelerinin 1018. hafta basın açıklaması şu halde sonlandırıldı:
“Devletin dahil olduğu gözaltında kaybetme hatasıyla ilgili yargılamalarda zamanaşımı uygulanamaz. İsimli makamlar, siyasi tesirlerden bağımsız bir biçimde Abdülmecit Baskın evrakında adaleti sağlama vazifesini yerine getirmelidir. Kaç yıl geçerse geçsin; Abdülmecit Baskın için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten ve devletin kozmik hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.“