Son günlerde AKP’ye yakın isimlerin eleştirel açıklamaları üst üste gelmeye devam ediyor. Cübbeli Ahmet’in ‘Diyanet ve vahhabilik’ açıklaması sonrasında, Yeni Şafak da Erdoğan’ın ‘Kendim üzere güvenirim’ dediği Mevlüt Uysal’ı yolsuzlukla suçladı. BirGün Gazetesi’nden Yaşar Aydın, AKP’de son günlerde yaşananları kaleme aldı.
‘Kim kimle muhakkak değil’
Yaşar Aydın, AKP’de yaşanan kaosu kaleme aldığı yazısına şu biçimde başlıyor;
Önce beklenen isimlerden yakınma cümleleri arttı ve sesler yükseldi. Kimdi bunlar? Cemil Çiçek, Hüseyin Çelik ve olağan Bülent Arınç. Abdülhamit Gül üzere dışarıya itilen isimlerin kıpırdamaya başladığı haberleri geldi akabinde. Tekrar Abdurrahman Dilipak, Şamil Tayyar üzere isimlerin gerisi kesilmeyen “dost” ihtarları…
Daha bir yıl öncesine kadar AKP içindeki klikleri Soylu, Albayrak ve gelenekselciler üzere bir çırpıda özetleyebilirdik. Ancak artık kim kimdir, kimin kiminle ortası düzgün, hangi cemaatin teklifiyle misyona geldi, bilene aşk olsun. Düne kadar birbirlerini yolda görseler selam vermeyen birtakım isimler kuliste kol kola gezer oldu. ‘Ayrılmaz’ dediklerimiz de medya üzerinden tehditler savurmaya başladı. Bunun tek bir açıklaması var, o da mağlubiyet korkusu partide tüm istikrarları altüst etmiş durumda. Seçim süreci değil seçim sonrası konumlar için harekete geçilmiş durumda.
Yeni Şafak’tan Mevlüt Uysal haberi
Yaşar Aydın’ın AKP’nin son zamanlardaki kaynamasına verdiği örnekler ise şöyle;
Yeni Şafak AKP’nin kıymetli bir ismini, Başakşehir ve İBB eski Belediye Lideri Mevlüt Uysal’ı yolsuzlukla suçladı. Hem de geçmiş periyoda dair değil. Bugün, şu anda, AKP iktidarı periyodunda ihale yolsuzluklarının yapıldığı söyleniyor. Yalnızca eski bir belediye lideri olsa üzerinde çok fazla durmaya değmezdi. Lakin daha Başakşehir’den bu yana Erdoğan ve ailesi ile çok yakın alakası olan bir isimden bahsediyoruz. Erdoğan’ın “Kendim üzere güvenirim” dediği, Uysal’ın da “Saldırı bana değil Erdoğan’a” diyecek kadar emin olunan bir münasebet var ortalarında. Yeni Şafak tarafından yapılan ve özel bir manası olan “haber”in gerisi gelmedi. Bildirinin yerine gittiği anlaşılıyor.
‘Metin Külünk 20 yıllık muhalif gibi’
Arkasından Metin Külünk’ün toplumsal medya paylaşımları geldi. 20 yıllık muhalif edasıyla yazılanlar üzerine ne partiden ne de Saray’dan tek bir cümle geldi. Külünk ki bir manada AKP’nin silahşörü, kara kutusudur, o bile bunları söylüyor ve kimse tek laf etmiyorsa durum sahiden iddiamızdan daha da makûs olabilir. Anlaşılan o ki herkes Erdoğan’ın birlik konuşmasından sonra yapacağı hamleyi bekliyor. O konuşma, konumları netleştirecek.
Cübbeli’nin ‘iç savaş’ çıkışı
Bu gelişmeler aklımızın bir kenarında dursun. Buradan Cübbeli Ahmet’in “İç savaş” çıkışına geçelim. Vakit zaman benzeri çıkışlar yapsa da Diyanet’i amaca alan kelamları atlanılır cinsten değil: “Diyanet’i uyarıyoruz; hangi ırktan ve milletten olursa olsun şayet mescitlerde bu adamlara konuşma müsaadesi verirseniz, selefiliğe, vehhabiliğe hizmet edip, iç savaşı körüklemiş olacaksınız.”
İlk bakışta Cübbeli Ahmet’in bu çıkışı AKP içinde yaşananlarla çok ilgisi yokmuş üzere algılansa da yandaş medyanın yaklaşımı, parti içinde yarattığı tartışma, kimi belediyelerin dahil olması ile birlikte birbirinden çok da bağımsız olmadığını söylemek mümkün. Cübbeli bugünün iktidarını kızdırmadan önümüzdeki periyot de ayakta kalmanın hesaplarını yapıyor. Açıkça yeni gelecek iktidara ve onun elinde tutacağı devlet aygıtına “Uzlaşmaya hazırım” bildirisi veriyor. Bir cins itirafçılık olarak da algılayabiliriz.
‘Erdoğan iktidarı yıkılmaya gidiyor’
Yaşar Aydın’ın AKP içinde yaşananları kaleme aldığı yazısı şöyle bitiyor;Erdoğan iktidarı yıkılmaya yanlışsız gidiyor. Yalnızca parti değil bu süreçte oluşan tüm çıkar odaklarını da içine alan bir yıkılış süreci. O yüzden ihaneti ve gürültüsü bol bir yıkım olacak.
Yaşar Aydın’ın yazısını okumak için tıklayınız…