Tunceli’nin Pertek ilçesi Tozkoparan köyündeki höyükte geçen yıl başlatılan kurtarma hafriyatı -devam ediyor. Hafriyatlarda mimari kalıntılar ve çömlek kesimleri bulundu. Hafriyatın bilimsel danışmanlığını üstlenen Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Yılmaz, “Kazıda bizi şaşırtan mimari kalıntılar açığa çıktı ve çok geniş duvarlarla karşı karşıyayız. Kalın duvarlar olması bunun bize anıtsal yapı olduğunu düşündürüyor” dedi.
Tunceli Müzesi Müdürü Kenan Öncel’in başkanlığında yürütülen hafriyat çalışmalarına Düzce, Erzurum, Diyarbakır ve Çorum vilayetlerindeki çeşitli üniversitelerden akademisyenler danışmanlık yapıyor.
Haftanın makul günlerinde yapılan çalışmalarda müze işçisi arkeolog Özgür Şahin ve beraberindeki sanat tarihçisi, mimar, stajyer öğrenci ve yöre sakinlerinden oluşan 15 kişilik grup vazife alıyor.
Fırça, çapa ve çeşitli aletler yardımıyla çalışan hafriyat grubu, Tozkoparan Höyüğü’nde binlerce yıllık olduğu bedellendirilen mimari kalıntıların yanı sıra obsidiyen ve hayvan kemikleri ile çanak ve çömlek modüllerine ulaştı.
FOTO: AA
“ISI YALITIMI İÇİN DE OLABİLİR”
Kazının bilimsel danışmanlığını üstlenen Düzce Üniversitesi Arkeoloji Kısmı Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Yılmaz, “Bu höyükte hangi kültürlerin temsil edildiğini belirlemeye çalışıyoruz. Hafriyatta bizi şaşırtan mimari kalıntılar açığa çıktı, çok geniş duvarlarla karşı karşıyayız. Kalın duvarlar olması bunun bize anıtsal yapı olduğunu düşündürüyor. Lakin natürel ki bölgenin coğrafyasını düşündüğümüzde ısı yalıtımı için de olabilir. Çok sayıda duvar var ve bunların bir yer kompleksine ilişkin olduğunu düşünüyoruz, çalışmalarımızı bunu ayırt etmeye odakladık” dedi.
FOTO: AA
“KARAZ KÜLTÜRÜYLE PARALELLİK GÖSTERİYORLAR”
Kazı heyeti üyesi olan Hitit Üniversitesi Dr. Arş. Gör. Mehmet Ozan Özbudak da höyükte buldukları çanak ve çömlek kesimlerinin Karaz kültürüyle paralellik gösterdiğine işaret etti. Özbudak, “Bununla birlikte Mezopotamya kültürlerinin de burayı etkilediğini çanak ve çömlek bilgileri üzerinden okuyabiliyoruz. Ayrıyeten höyükte çok sayıda hayvan kemikleri, çakmak taşı ve obsidyenden yapılmış alet artıklarıyla karşılaştık. Çanak ve çömleklerde bizi en çok şaşırtan şey peynir kabı ismini verdiğimiz ve üzerinde çokça delik bulunan kapların varlığı oldu” diye konuştu. (AA)